BÖLÜM
2: HAYAT BİR BUMERANG…
“Lanet olsun, bize kaza yaptıracaklar!” Tom direksiyonu
sımsıkı tutmuş arkadaki arabadan kurtulmaya çalışırken, ne kadar sinirli olduğu
-istemsizce dikleştirdiği- gergin omuzlarından belli oluyordu. Robert sıkıntıyla homurdandı:
“Bıktım artık sizden, bıktım. Daha hızlı sür
şunu, hızlı!”
Şu an tartışmak için hiç iyi bir zaman
değildi ama ortamın gerginliği, bulaşıcı bir virüs gibi herkesi etkisi altına
alıyordu.
“Daha iyisini yapabiliyorsan, al sen
kullan!” dedi Tom gözünü yoldan ayırmadan.
Arabada, arka koltuğa iyice gömülmüş artık
klasiğe dönüşen durumdan kurtulacağı anı tepkisizce bekleyen bir yolcu daha
vardı. Sonunda dayanamadı ve arkaya dönüp orta parmağını cama iyice
yaklaştırdı, aynı anda geceyi gündüze çeviren flaşlar ardı ardına patlamaya
başladı. Robert hiddetle Kristen’in kolunu tutup onu öne doğru çevirdi:
“Kes şunu!” diye bağırdı, Kristen onun bu
davranışından hiç hoşlanmamıştı. “Az önce şikâyet ediyordun.” dedi meydan okuyan gözlerle, aslında
öfkelenmekten çok kırılmıştı çünkü Robert’tan böyle bir tepki beklemiyordu. Her
zaman uysal olmuştu ona karşı: uysal ve anlayışlı.
Tepkisizlik, her zaman anlayıştan kaynaklanmaz
ama o henüz bunu bilmiyordu.